|
|
|
Sayfalar |
|
|
|
|
|
|
|
Öğüt ve Hatırlatma Müminlere Fayda Verir |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kuran’ın "... Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti..." (Fatır Suresi, 37) ayetiyle Allah (cc)'ın, dünya hayatında tüm insanlara öğüt alabilecekleri kadar bir süre verdiği haber verilmiştir. Rabbimiz bu süre içerisinde öğüt alabilmeleri için insanlara türlü yollardan çeşitli hatırlatmalar yapar. Bu öğüt ve hatırlatmaların her biri Rabbimiz'in, kullarına bir rahmet olarak yarattığı hikmet dolu olaylardır. Müminin sorumluluğu ise, Rabbimiz'in yarattığı bu hikmetli hatırlatmalardan ibret alıp, bunları Rabbimiz'e yakınlaşabilmek için bir yol olarak değerlendirebilmektir. Zira iman sahibi her insan, Rabbimiz'den kendisine ulaşan hatırlatmalar karşısında aklını, vicdanını ve iradesini en iyi şekilde kullanmakla yükümlüdür.
Mümin, yaşadığı her olaydan öğüt almakla sorumlu olduğu gibi, ‘iyiliği emredip kötülükten men ederek’ başkalarına öğüt vermekle de yükümlü tutulmuştur. Tarih boyunca gönderilmiş olan tüm peygamberler ve elçiler hayatlarının sonuna kadar yaşadıkları toplumlardaki tüm insanları Allah (cc)’ın beğeneceği ahlakı yaşamaya davet etmişlerdir. Rabbimiz elçilerine, Firavun gibi inkar içerisinde olan bir kimseye dahi, ‘güzel ve yumuşak söz söylenerek öğüt verilmesini” bildirmiştir. Hz. Musa, Rabbimiz'in bu emri gereği Hz. Harun ile birlikte Firavun’a giderek onu hak dini yaşamaya çağırmıştır. Kuran’da Hz. Musa’nın bu daveti şöyle bildirilmektedir:
"İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar." (Taha Suresi, 43-44)
Ancak Kuran'da, Firavun gibi Allah (cc)'tan korkup sakınmayan ve inkar içerisinde olan kimselerin kendilerine iletilen hikmetli sözlerden hiçbir şekilde öğüt alıp düşünmedikleri haber verilmiştir. Hz. Hud’un kaviminin, kendilerine haktan yana yapılan çağrılara verdikleri karşılık, inkar edenlerin bu tavırlarının örneklerindendir:
Dediler ki: "Bizim için fark etmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da. Bu, geçmiştekilerin 'geleneksel tutumundan başkası değildir. Ve biz azap görecek de değiliz." Böylelikle onu yalanladılar, Biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. (Şuara Suresi, 136-139)
Bunun yanı sıra Rabbimiz Kuran'da, öğüt alabilecek insanların özelliklerini de bildirmiştir. Kuran ayetlerine göre, ancak Allah (cc)'tan korkan ve sakınan, Kuran’a uyan, kendisini müstağni görmeyen, aklını ve vicdanını kullanabilen kimseler öğüt alabilir. Öğüt ve hatırlatmanın yalnızca iman sahiplerine fayda sağlayabileceği ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
Sen öğüt verip hatırlat; çünkü gerçekten öğütle hatırlama, müminlere yarar sağlar. (Zariyat Suresi, 55)
Şu halde, eğer 'öğüt ve hatırlatma' bir yarar sağlayacaksa, 'öğüt verip hatırlat.' Allah'tan 'içi titreyerek korkan' öğüt alır-düşünür. Mutsuz-bedbaht' olan ondan kaçınır. (A'la Suresi, 9-11)
Kuran’da ancak Allah (cc)'tan içleri titreyerek korkan samimi müminlerin kendilerine verilen öğütten istifade edebilecekleri bildirilmiştir. Müminlerin bu kavrayışları, her kim vasıtasıyla olursa olsun, kendilerine ulaşan her türlü hatırlatmanın Rabbimiz'den geldiğini bilmelerinden kaynaklanmaktadır. Yeryüzünde var olan hiçbir olay Allah (cc)’tan bağımsız olarak gerçekleşmez. Her birini tüm detaylarıyla birlikte yaratan yalnızca Rabbimiz'dir. Bu gerçeğin şuurunda olan müminler için, kendilerine yapılan hatırlatmaların her biri son derece kıymetlidir. Çünkü bunların her biri, Allah (cc)’ın kullarına olan sevgisinin, rahmetinin, şevkat ve merhametinin birer teccellisidir. Kullarının Kendisi’ne yönelip hidayet bulmaları ve bunun sonucunda da ahirette sonsuz rahmet, nimet ve berekete kavuşmaları için yarattığı hikmetlerdir. Mümin, Rabbimiz'in rahmetinin bu tecellilerine en güzel karşılığı verip iyiliğe yönelmediği takdirde, dünyada ve ahirette Allah (cc)’ın azabıyla karşılaşabileceğini düşünerek Allah (cc)’tan gücü yettiğince korkup sakınır. Ve davranışlarını Allah (cc)’ın hoşnut kalacağı ve razı olacağı şekilde düzeltmek için elinden gelen tüm samimi çabayı gösterir.
Her insanın bu gerçeklerin şuurunda olması ve karşısına çıkan her hatırlatmanın Allah'tan son bir uyarı, son bir fırsat olabileceğini bilerek hareket etmesi gerekir. Sonsuz hayatını tehlikeye atabilecek her türlü tavırdan şiddetle sakınıp, ahiretine fayda sağlayacak tüm öğüt ve hatırlatmalara da son derece açık olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki öğüt ve hatırlatma karşısında gurur yapmak ya da büyüklenmek, inkarcılara has bir tavırdır. İman sahibi bir kişi kendisine ulaşan her hatırlatmanın, kendisini ateşten koruyacak bir vesile olduğunu düşünerek, böyle bir çağrıya Kuran ahlakının gerektirdiği en güzel tavırla karşılık vermelidir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Saat |
|
|
|
|
|
|
|
Sayın Harun Yahya (Adnan Oktar)'ın Röportajlarını İzlemek İçin Tıklaynız... |
|
|
|
|
|
|
|
Merak Ettiğiniz Konuları Harun Yahya(Adnan Oktar)'nın Sitelerinde Arama Yapmak İçin: |
|
|
|
Bugün 78 ziyaretçi (120 klik) kişi burdaydı! |