|
|
|
Sayfalar |
|
|
|
|
|
|
|
Atalarımız Hurma Aldatmacası |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İlk bitki fosilleri, Karbonifer dönemine yani günümüzden yaklaşık 350 milyon yıl öncesine aittir ve bu döneme ait bitkiler günümüzdekilerle aynıdır. İbn Miskeveyh'in atamız olduğunu iddia ettiği hurma yaprağının ise, Kretase dönemine (146-65 milyon yıl önce) ait fosili bulunmaktadır. Fosilde açıkça görüldüğü üzere bitki, yaklaşık 140 milyon yıl boyunca hiçbir değişime uğramamıştır. Zamanla kolları bacakları gelişmemiş, insana dönüşmemiştir. “Atalarımız mikroptu”, “atalarımız solucandı”, “atalarımız hurmaydı” şeklinde zaman zaman gündeme getirilen bu tip asılsız iddialar, bilimsel gelişmelerin ve delillerin artık çok iyi farkında olan insanlarımızı yalnızca güldürmektedir. Tek bir tane bile ara fosil olmamasına ve canlıların değişmemiş oldukları tam 100 MİLYON FOSİL İLE KANITLANMIŞ olmasına rağmen böyle iddiaların çeşitli şekillerde gündeme getirilmesi Darwinistlerin 150 yıldır sürdürdükleri oyunun bir parçasıdır. Ama artık insanlarımız BU OYUNA GELMEMEKTEDİRLER.
Evrim Teorisi Darwin'den Çok Daha Önce de Var Olan Bir Pagan Dinidir
Evrim fikrinin Darwin'in öncesinden beri var olduğu doğrudur. Ancak Darwinizm, İbn Miskeveyh denen şahsın yaşadığı dönemden çok daha eskilerden Sümer ve Mısır dönemlerinden kalma bir pagan dinidir. Bu iddiaya şiddetle sahip çıkan ilk kişi İbn Miskeveyh değil, ırkçı ve faşist bir mantığa sahip olan Firavun'dur. Darwinizm fikri Firavun'a ve Sümerlere şeytan tarafından ilka edilmiştir. İbn Miskeveyh ise, bu fikri onlardan çalan kişidir. Firavun döneminden kalma bu sapkın inanç, çok eski bir örgüt olan masonluğun etkisi ile yaygınlaştırılmış ve insanlar, alim kılığındaki bazı kişiler tarafından yönlendirilmişlerdir.
İbn Miskeveyh Müslüman Değil, Irkçı Bir Masondur
Türklük alemine nefret besleyen pek çok ateist Siyonist, İslam'ı kabul etmiş gibi gösterilmiş, “ünlü İslam alimi” görüntüsünde tanıtılmış ve insanları Allah inancından saptırmak için yoğun Darwinizm propagandası yapmışlardır. İbn Miskeveyh de, masonların idaresindeki bu sapkın zihniyetteki kişilerden biridir ve masondur. Türkleri ve zencileri aşağı birer maymun ırkı olarak gören ve necip Türk milletinin asil üstünlüğünü ayaklar altına almaya çalışan bu kişi, milletimize nefretini şu sözlerle ifade etmektedir:
"...Nihayet nefsin onun üzerindeki etkisi güçlenince anlama ve ayırt etme güçleri sayesinde verilen eğitimi de alır. İnsanlık mertebesine oldukça yakın olan bu mertebe behimiyet (hayvan olma durumu) mertebesidir. Kuzey ve güneyde yeryüzünün en en uzak meskun bölgesinde ve onun civarında bulunan Türk ve zenciler böyledir. Onlar ile anlattığımız hayvanlığın son mertebesi arasında büyük bir fark yoktur. Onlar yararlarına olan pek çok şeyi anlayacak durumda değillerdir. Kendileri hikmet ortaya koyamadıkları gibi komşu milletlerdekini de kabul etmezler. Bu yüzden durumları çok kötü ve yaşama düzeyleri düşüktür. Gıpta edilecek bir şeyleri olmadığı gibi hayvanların kullanıldığı iş alanlarında köle gibi kullanılmaktan başka bir işe de yaramazlar..." ( El-Fevzü`l Asgar adlı kitabından)
Bu sözler, hamiyetperver ve asil Türk milletine yöneltilmiş son derece aşağılayıcı sözlerdir. Bazı Müslüman din adamlarının övüp, fikirlerine değer verdiğini söyledikleri bu şahıs, necip Türk milletini hayvanlardan farksız görmektedir. 600 yıl boyunca 3 kıtaya hakim olmuş kadirşinas Türk milletini, “hayvanların kullanıldığı iş alanlarında kullanılacak birer köle” olarak nitelendirecek kadar ileri gitmektedir (NECİP TÜRK MİLLETİNİ TENZİH EDERİZ). Türk milletinin asaleti ve üstünlüğü ortadadır. Milletimize aşağılık ırk, köle diyen, zencileri insandan görmeyen bu zihniyet, Firavun devrinin pagan inancından kalmadır.
Türkleri ve Zencileri Aşağı Irk Olarak Görme Düşüncesi Darwinizm'in Temel Fikridir
Masonların etkisiyle gelişen bu alçak mantık, Darwinizm fikrinin temelini oluşturmuştur. Nitekim aynı mantıktaki Darwin de, soylu Türk milletine “aşağı ırk” yakıştırması yapmaktan çekinmemiştir:
"Doğal seleksiyona dayalı kavganın, medeniyetin ilerleyişine sizin zannettiğinizden daha fazla yarar sağladığını ve sağlamakta olduğunu gösterebilirim. Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Avrupa, Türkler tarafından işgal edildiğinde, Avrupa milletleri nasıl risk altında kalmıştı, bugün Avrupa'nın Türkler tarafından işgali bize ne kadar gülünç geliyor.
Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türklere karşı kesin bir galibiyet elde etmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, çok sayıdaki aşağı ırkların medenileşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini (yok edileceğini) görüyorum." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Vol. I, 1888. New York: D. Appleton and Company, s. 285-286)
Darwin'in zencilere bakışı da, Firavun döneminin aynı mantığını sergilemektedir:
"Belki de yüzyıllar kadar sürmeyecek yakın bir gelecekte, medeni insan ırkları, vahşi ırkları tamamen yeryüzünden silecekler ve onların yerine geçecekler. Öte yandan insansı maymunlar da… kuşkusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yakın akrabaları arasındaki boşluk daha da genişleyecek. Bu sayede ortada şu anki Avrupalı ırklardan bile daha medeni olan ırklar ve şu anki zencilerden, Avustralya yerlilerinden ve gorillerden bile daha geride olan babun türü maymunlar kalacaktır." (Charles Darwin, The Descent of Man, 2. baskı, New York, A L. Burt Co., 1874, s. 178)
Oysa Yüce Rabbimiz Darwin ve İbn Miskeveyh gibi kişilerin savunduğu ırkçılığı Kuran'da "cahiliyenin öfkeli soy koruyuculuğu" olarak bildirmiştir:
Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculuğu'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü'minlerin üzerine '(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları "takva sözü" üzerinde 'kararlılıkla ayakta tuttu." Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Fetih Suresi, 26)
Yüce Allah insanları birbirleriyle tanışmaları, barış, kardeşlik ve hoşgörü içinde yaşamaları için çeşitli ırklara ve etnik kökenlere ayırmıştır. Bu farklı etnik kökenler ve ırklar arasında biyolojik bir üstünlük söz konusu değildir. Rabbimiz, insanlar arasındaki üstünlüğü yalnızca "takvaya" yani Allah'a yakınlığa, inanca ve ahlaka bağlamıştır. O halde Kuran'a uyduğunu iddia eden insanların, ırk, renk ve kabile gibi akıl ve vicdan dışı üstünlük iddialarıyla hareket etmeyeceği açıktır. Bu durumda İbn Miskeveyh'in Müslümanca düşünen ve konuşan bir alim olduğunu savunarak onun fikirlerini evrime delil olarak sunmaya kalkmak da çok büyük bir yanılgıdır.
Gerçek Alimler Müslümanca Yaşar ve Konuşurlar
İnsanların bir kısmının “alim” diyerek saygı duydukları, fikirlerine değer verdikleri kişiler gerçekte ırkçı masonlardır. Bu ırkçı düşünceye sahip insanların düşüncelerini görmezden gelmek ve “alimdir, bu gibi kişilere saygı duyulur” mantığıyla hareket etmek son derece yanlış ve tehlikelidir. Çünkü Yüce Allah'ın yarattığı farklı kavimleri aşağılayan kişilere, “alim” sıfatına sahip oldukları için saygı duyulacak diye bir kaide yoktur.
Şeytanın etkisindeki pek çok kişi, ortaya attıkları fikirlerle tarihe adlarını yazdırmış ama insanlığa hep zulüm getirmişlerdir. Marks, Lenin, Stalin, bunların hepsi sözde alimdir. Terörist liderlerin de bir kısmı alim derecesinde bilgiye sahiptirler. Mason profesörler de sözde alimdir. Eğer alimlere saygı duyulacak diye bir kural varsa, bu durumda bu kişilere de saygı duyulması gerekir. Ancak elbette ki bir insana saygı duyulması için onun “alim” sıfatına sahip olması yeterli değildir. Bir insan, ancak insan gibi davranıyorsa, Müslümanca yaşıyor ve Müslümanca konuşuyorsa alimdir. İnsanlara karşı nefret doluysa, insanların bir kısmını maymun olarak görmek gibi sapkın, faşist ve ırkçı görüşteyse, böyle bir insana alim denilemeyeceği aşikardır.
Sonuç:"... Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)
İnsanlar, Darwinizm safsatasıyla yıllardan beri aldatılmış olduklarını anlamışlardır. Artık herkes yaratılışı ispat eden 100 milyon fosilin varlığından haberdardır. Tek bir tane bile ara fosil olmadığını bilmektedir. İnsanın hücresindeki tek bir proteinin bile tesadüfen meydana gelemeyeceğini anlamışlardır. Canlıların, Rabbimizin “Ol” emri ile yoktan yaratıldıklarını bilimsel delillerle, açık kanıtlarla görmüşlerdir. Allah'ın varlığını açıkça inkar eden Darwinizm adındaki bu sapkın pagan dini, toplumumuzda artık kesin olarak reddedilmektedir. Toplumumuza empoze edilmeye çalışılan “Allah canlıları evrim ile yarattı” yalanı, Darwinizm'in 21. yüzyıldaki yenilgisinin ardından, taraftar bulabilmek için masonların ürettiği yeni bir yalandır. Kuran'daki izahlara tam anlamıyla ters düşen, bilimsel delillerle kesin olarak yalanlanan, tek bir ara fosil ile bile desteklenmeyen bu iddianın tuzağına insanlar artık düşmemektedir.
Evrimi savunan Darwinistler yakın dönemde uğradıkları büyük yenilgi karşısında son çırınışlarını sergilemektedirler. Müslüman olduğunu iddia ettikleri bazı sözde alimlerin anlamsız iddialarını evrime delil olaraksunmaya, bu şekilde bazı insanlarıMüslümanların da evrime inandıkları veKuran’da evrime yer verildiği düşüncesi ile kandırmaya çalışmaktadırlar. Türkleri aşağı ırk olarak gören (Türk milletini tenzih ederiz). İbn Miskeveyh isimli şahıstan alınarak aktarılan “atalarımız hurmaydı” iddiası, bu büyük aldatmacanın önemli bir parçasıdır.
Günümüzde samimi insanlar meleklerin, cinlerin evrimle yaratılmadığını, Hz. Musa’nın yılana dönüşen asasının evrimle şekil değiştirmediğini bildikleri gibi canlıların da evrimle oluşmadığını bilmektedirler.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Saat |
|
|
|
|
|
|
|
Sayın Harun Yahya (Adnan Oktar)'ın Röportajlarını İzlemek İçin Tıklaynız... |
|
|
|
|
|
|
|
Merak Ettiğiniz Konuları Harun Yahya(Adnan Oktar)'nın Sitelerinde Arama Yapmak İçin: |
|
|
|
Bugün 68 ziyaretçi (105 klik) kişi burdaydı! |