|
|
|
Sayfalar |
|
|
|
|
|
|
|
Evrimciler Hala Cevap Veremiyor: 5000 Yıl Önce Mısır Piramitleri Nasıl Yapıldı? |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
MÖ yaklaşık 2500 yılında inşasına başlanan ve içinde yaşadığımız dönemde dahi en görkemli yapılar arasında sayılan piramitler, Pisagor, Arşimet ve Öklid gibi ünlü matematikçilerden 2000 yıl önce bu derece ince hesaplarla nasıl inşa edildi?
Piramitlerin inşasında kullanılan dev taşlar ne şekilde inşaat alanına getirildi?
O dönemin insanları bu dev taşları hangi teknikleri kullanarak taşıdı, metrelerce yükseklikte nasıl üst üste koydu?
Antik Mısır’da Elektrik Var mıydı?
Evrimci bilim adamları, bir safsata olan, tek hücreden çok hücreye ve ardından maymundan insana doğru uzayan sözde evrim sürecini açıklayabilmek için, kendilerince tarihin gelişimini de senaryolaştırmışlardır. Bunun için sözde, ‘ilkel insan’ın yaşam şeklini açıklayan "mağara devri", "taş devri" gibi hayali dönemler uydurmuşlardır. Bu iddialarını kendilerince kanıtlayabilmek için de çeşitli yöntemler kullanmaya çalışmışlardır. Örneğin arkeolojik kazılarda bir taşı, bir ok parçasını veya bir çömleği bu doğrultuda yorumlamışlardır. Oysa karanlık bir mağarada postlara bürünerek oturan, konuşma yeteneği olmayan yarı insan yarı maymun canlılar, yalnızca birer hayal ürünüdür. İlkel insanın hiçbir zaman var olmadığının, taş devrinin hiçbir zaman yaşanmadığının en açık delillerinden biri ise hiç kuşkusuz Mısır Medeniyeti’nin en önemli parçaları olan piramitlerdir.
Görkemli Bir Medeniyet: Antik Mısır
Antik Mısır, insanoğlunun binlerce yıl önce kurduğu en görkemli medeniyetlerden bir tanesidir. Tıpta, bilimde, sanat ve estetikte çok ileri seviyelere ulaşan ve günümüze yüzlerce eser bırakan eski Mısırlılar, ilkel bir toplumun devamı olamayacak kadar engin bir tecrübeye ve bilgi birikimine sahiptiler. Günümüzde dünyanın pek çok bölgesinde, Mısırlıların ulaşmış olduğu medeniyet seviyesine ulaşılamamıştır. Örneğin bugün Afrika'nın çeşitli bölgelerinde, Güney Amerika'nın bazı yörelerinde, Asya'nın çeşitli topraklarında Mısır da dahil olmak üzere pek çok yerde medeniyet seviyesinden çok geri bir yaşam sürülmektedir. Tıp, anatomi başta olmak üzere şehir planlamacılığında, mimaride, güzel sanatlarda, tekstilde çok başarılı olan Mısır medeniyeti, bugün büyük bir takdir ve hayretle bilim adamları tarafından incelenmektedir.
Sırlarla Dolu İnşa Teknolojisi
Antik Mısır'da inşa edilen ve günümüzde hala büyük bir hayranlıkla izlenen en önemli eserler gizemli piramitlerdir. Bu piramitlerin en ihtişamlısı olan "Büyük Piramit" şimdiye kadar dünya üzerinde inşa edilmiş en büyük taş yapı olarak kabul edilir. Bu piramitin nasıl inşa edildiği konusunda Herodot zamanından itibaren birçok tarihçi ve arkeolog, çeşitli teoriler ortaya atmıştır. Kimileri bu piramitin yapımı sırasında kölelerin çalıştırıldığını ve rampa tekniğinden basamaklı piramite kadar birçok yöntemin kullanıldığını savunmuştur. Bu yöntemlerin karşımıza çıkan manzarası şöyledir:
- Bu piramidi kölelerin inşa etmiş olma ihtimali durumunda, çalışan köle sayısının 240.000 gibi olağanüstü bir rakam olması gerekirdi.
- Eğer inşa tekniği olarak rampa yöntemi kullanılmış olsaydı, piramitin yapımı bittikten sonra bu rampanın yıkılması için yaklaşık 8 yıl gerekirdi. Mısır bilimcisi Garde-Hansen'e göre bu, makul bir teori değildi. Çünkü bu rampanın yıkılmasından sonra geride kalan dev moloz artıklarını bir yerlerde görmemiz gerekirdi. Ama böyle bir delile hiçbir yerde rastlanmamıştır.Moustafa Gadalla, sf.115)
Garde-Hansen, diğer teorisyenlerin önemsemediği bazı yönleri ele almış ve şunları söylemiştir:
"Piramidi ziyaret ettiğinizde şaşırtıcı görüntüleri gözünüzün önüne getirmeye çalışın: 5000 yıl önceki taş ocağı işçisi, günde, piramitlerin inşasında kullanılan 330 taş blok üretiyor. Suyun bastırdığı mevsimde, günde 4000 blok Nil nehrinin üzerinde taşınıyor ve Giza platosuna gelindiğinde bu taşlar platodan yukarıya taşınarak, piramidin inşa edileceği bölgeye ulaştırılıyor. Eğer bu şartlar altında taşıma işlemi gerçekleşiyor olsaydı, dakikada 6.67 blok taşınması gerekirdi. Bu sonuç, sunulan teorinin geçersizliği için yeterli bir rakamdır".(Moustafa Gadalla, sf.116)
Bunların yanı sıra, piramidin bir yüzeyinin alanının yaklaşık olarak 2.5 hektar olduğu düşünülürse, her bir yüzeyin yaklaşık olarak 115.000 kaplama taşıyla kaplanmış olması gerekir. Bu taşlar da öylesine itinayla yerleştirilmiştir ki, taşlar arasında bırakılan mesafe bir kağıdın geçmesine olanak vermeyecek derecede dardır.(a.g.e)
Tüm bunlar piramitlerin yapımlarıyla ilgili sırların günümüz bilim ve teknolojisiyle dahi çözülemediğini gösteren bilgilerden bazılarıdır.
Gize’deki Piramitlerle İlgili Çarpıcı Bilgiler
Gize'deki (Kahire yakınlarında bir Mısır kenti) piramitlerle ilgili yapılan bazı matematiksel araştırmalar, eski Mısırlıların çok gelişmiş bir matematik ve geometri bilgileri olduğunu göstermektedir. Bu hesaplamalara göre, piramitleri planlayanların matematik ve geometri bilgisi dışında, dünyanın ölçüleri, çevresi, ekseni ve bu eksenin eğimi gibi bilgilere de sahip olmaları gereklidir. MÖ yaklaşık 2500'lü yıllarda inşasına başlanan piramitlerle ilgili bu bilgiler, ünlü matematik bilginleri Pisagor, Arşimet ve Öklid’in zamanından 2000 yıl öncesinde bu piramitlerin inşa edildiği göz önünde bulundurulursa, çok daha çarpıcı bir hal almaktadır:
- Piramitin açıları Nil deltasını iki eşit yarıya böler.
- Gize'nin üç piramiti aralarında, bir Pisagor üçgeni oluşturacak biçimde düzenlenmiştir. Bu üçgenin kenarlarının birbirlerine oranları 3:4:5'tir.
- Piramitin yüksekliğiyle çevresi arasındaki oran bir dairenin yarı çapıyla çevresi arasındaki orana eşittir.
- Piramit dev bir güneş saatidir. Ekim ortasıyla mart başı arasında düşürdüğü gölgeler mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösterir. Piramiti çevreleyen taş levhaların uzunluğu, bir günün gölge uzunluğuna eşittir.
- Piramitin dikdörtgen biçimindeki tabanının normal kenar uzunluğu 365,342 Mısır endazesine (dönemin ölçü birimi) denk gelir. Bu sayı günümüzde de kullanılan güneş yılının günlerinin sayısına oldukça yakındır. (Günümüzde güneş yılının gün sayısı 365,224 olarak hesaplanmaktadır.)
- Büyük Piramitle dünyanın merkezi arasındaki uzaklık, Kuzey Kutbuyla piramitin arasındaki uzaklığa eşittir.
- Piramitin tabanının yüzeyi, anıtının yarısının iki katına bölündüğünde, "pi" sayısı elde edilir.
- Piramitin dört yüzünün toplam yüz ölçümü piramitin yüksekliğinin karesine eşittir.(Sfenks'in Gözleri, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1989, sf. 152)
Antik Mısır’da Elektrik Var Mıydı?
Dendera'daki (Nil nehrinin batı kıyısında bulunan bir şehir) Hathor Tapınağı'nda bulunan bazı duvar resimleri, antik Mısır’la ilgili oldukça ilginç bir bilgiyi gün yüzüne çıkarmıştır. Resimde yer alan figürler, antik Mısırlıların elektriği bildiği ve kullandığı ihtimalini gündeme getirmiştir. Söz konusu resim dikkatlice incelendiğinde, tıpkı günümüzdeki gibi yüksek voltaj yalıtımının o günlerde de kullanıldığı görülür: Ampul görünümündeki şekil dikdörgen bir sütun (bu sütun izolatör olarak kullanıldığı tahmin edilen ve ced sütunu olarak adlandırılan bir sütundur) tarafından desteklenmektedir. Resimdeki şeklin günümüz elektrik lambalarıyla olan bu şaşırtıcı benzerliği, çok düşündürücüdür. Tungsten ışığının kaşifi olan Dr. Colin Fink, Mısırlıların bundan yaklaşık 4300 yıl öncesinden, zıt kutupla bakıra elektrik kaplamayı bildiklerini söylemektedir. Bu kaplama, kendisinin 1933 yılında sülfürü kullanarak denediği bir yöntemdir.
Resimde tarif edilen bu sistemin ışık yayıp yaymadığı, bilim adamları tarafından denenmiştir. Avusturyalı elektrik mühendisi Walter Garn, kabartmada yer alan resmi çok detaylı olarak incelemiş, resimdeki ampulü, yılanlı teli, duyu, ced sütunu olarak kullanılan izolatörün aynısını yapmıştır. Ve ortaya çıkan sistem etrafı aydınlatmış, yani ışık yaymıştır.(Yüce Tanrı'nın İzinde, Cep Kitapları, İstanbul, Nisan 1995, sf. 186)
Mısır'da elektriğin kullanılmış olabileceğini gösteren delillerden biri de piramitlerin iç duvarlarında hiç is izinin bulunmamasıdır. Eğer evrimci arkeologların iddia ettiği gibi, aydınlatma için meşale ve benzeri malzemeler kullanılmış olsaydı duvarlarda mutlaka is olması gerekirdi. Ancak piramitlerin en içteki dehlizlerinde dahi böyle bir is izi yoktur. Gerekli aydınlatma sağlanmadan, inşaatın devam etmesi, daha da önemlisi duvarlardaki gösterişli resimlerin yapılabilmesi mümkün değildir. Bu da Mısır'da elektriğin kullanılmış olma ihtimalini güçlendirmektedir.
Piramitler Tekrar İnşa Edilmek İstense...
1978'de Amerika'daki, Indiana Limestone Institute of America Inc. (dünyada kireç taşı ocakları konusunda en büyük ve en uzman kuruluş), bugün Büyük Piramit gibi bir piramit inşa edilmek istense, insan gücü ve materyallerin ne olması gerektiği hakkında bir araştırma yapmıştır. Sonuç oldukça düşündürücüdür; şirket yetkilileri, piramitlerin inşasındaki zorluğu şöyle açıklamaktadırlar:
Eğer mümkün olan gücü maksimuma çıkartsak, bu da bugünkü üretimi üç katına çıkartmak anlamına gelir ki, bu kadar kireç taşını ocaktan çıkarmak ve transfer etmek ancak 27 yıl sürer. Üstelik tüm bu çalışmalar, Amerika'nın üstün teknolojisiyle yani hidrolik çekiçler, elektronik kristal başlı testereler kullanılarak yapılabilir. Bu büyük çaba, sadece kireç taşını madenden çıkarmak ve onu taşımak için kullanılacaktır. Ve buna, Büyük Piramit'in inşası için gerekli olan laboratuvar testleri ve bunun gibi ön çalışmalar dahil değildir.(Nova Productions, Who Built the Pyramids, www.pbs.org)
- Peki Antik Mısır'da bu dev piramitler nasıl inşa edilmiştir?
- Kayalık taraçalar hangi güçle, hangi makinelerle, hangi teknikle düzleştirilmiştir?
- Kaya mezarları hangi imkanlarla kazılmıştır?
- İnşaat sırasında aydınlatma nasıl sağlanmıştır? (Piramitlerin ve mezarların duvarlarında ve tavanlarında, herhangi bir kararma ve is izine rastlanmamıştır.)
- Taş bloklar taş ocaklarından nasıl çıkarılmış, farklı şekillerdeki taşların kenarları nasıl düzleştirilmiştir?
- Tonlarca ağırlıktaki bu taşlar nasıl taşınmış ve birbirlerine santimetrenin binde biri gibi bir yakınlıkta nasıl birleştirilmiştir?
Bu soruları daha da artırabiliriz. Evrimcilerin bu soruları, insanlık tarihi konusundaki yanılgılarından yola çıkarak akılcı ve mantıklı bir şekilde cevaplayamayacakları açıktır. Antik Mısır, sanatıyla, tıbbıyla, mimarisi ve kültürüyle dev bir medeniyet kurmuştur. Mısırlıların geride bıraktıkları eserler, kullandıkları tedavi yöntemleri, sahip oldukları bilgi birikiminin ve tecrübenin en önemli delillerindendir.
Arkeolojik bulgular evrimcilerin "ilkel insan" iddiasını çürütmektedir ve günümüze kadar elde edilmiş tüm arkeolojik bulgular göstermiştir ki; insan, var olduğu günden bu yana insandır ve yüksek bir kültüre sahiptir. Dolayısıyla evrimcilerin iddia ettiği "tarihin evrimi" hikayesi de hiçbir zaman gerçekleşmemiştir.
Geçmişin İzleri Evrimi Yalanlıyor
Mısır'da kurulan medeniyet ve tarih boyunca kurulan diğer tüm medeniyetlerin her biri akıl ve irade sahibi insanlar tarafından kurulmuştur. Üstelik bunlar çok eski dönemlere ait medeniyetlerdir. Bugün Mısır'ın MÖ 2500 yılındaki eserlerini inceleyerek hayranlığımızı dile getiriyoruz ve bilim adamları ve konuyla ilgili uzmanlar bu eserlerin nasıl meydana getirilmiş olabileceğini tartışıp araştırıyorlar. Ancak şu nokta çok önemlidir; Mısır'da bugün izlerine rastlanan 5000 yıl önceki medeniyet, elbetteki binlerce yılın tecrübe ve bilgi birikimi ile oluşmuştur. Yani bu medeniyetin kökleri daha da öncesine dayanmaktadır. Dolayısıyla evrimcilerin ve tarihin evrimine inananların iddia ettikleri gibi ilk çağlarda ilkel ve konuşma yeteneğinden yoksun, sadece hayvan avlayarak geçimini sağlayabilen, yarı hayvan insanlar yoktu. İnsan ilk yaratıldığı günden bu yana, günümüz insanının sahip olduğu zeka, estetik anlayışı, kavrayış, bilinç ve ahlak gibi tüm insani özelliklere sahipti. Geçmiş devirlere ait bulgulara ancak bu şekilde ön yargısız bakıldığında, "insanlık tarihi"nin doğru ve net olarak anlaşılması mümkün olacak, Yüce Rabbimiz'in yaratma ilmi ve sanatı takdir edilebilecektir. Bu ilim ve sanat, Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
"Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne Yücedir."(Mümin Suresi, 64)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Saat |
|
|
|
|
|
|
|
Sayın Harun Yahya (Adnan Oktar)'ın Röportajlarını İzlemek İçin Tıklaynız... |
|
|
|
|
|
|
|
Merak Ettiğiniz Konuları Harun Yahya(Adnan Oktar)'nın Sitelerinde Arama Yapmak İçin: |
|
|
|
Bugün 58 ziyaretçi (93 klik) kişi burdaydı! |