|
|
|
Sayfalar |
|
|
|
|
|
|
|
Sabrın İnsana Kazandırdığı Üstün Ahlak |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kutsal kitabımız Kuran ve Peygamberimiz (sav)’in hadisleri insanlara "bilmediklerini öğreten" ve onları "kurtuluşa ulaştıran" yol göstericilerimizdir. Dünya hayatının ve ahiretin tüm sırları, insanlara Kuran-ı Kerim vasıtasıyla bildirilmiştir. İnsanın Kuran'dan öğrenebileceği sırlardan biri de "sabır"dır. Sabretmek, sadece güzel ahlakın bir parçası değil, aynı zamanda müminleri Allah'ın rahmetine ulaştıran önemli bir yoldur.
Sabrın gerçek anlamını bilen ve bu ahlak özelliğini Allah'ın beğeneceği umulan şekilde yaşayan tek topluluk müminlerdir. Çünkü onlar, Kuran'ı rehber edinmişlerdir. Kuran ise sabrın gerçek manasını, Allah Katında nasıl bir sabrın makbul olduğunu açıklayan bir kaynaktır. İşte bu nedenle de Yüce Rabbimiz Allah'ın "Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret." (Mearic Suresi, 5) ayetinde emrettiği gibi, "güzel bir sabırla sabreden"ler sadece Kuran ahlakına tabi olan müminlerdir.
Kuran'da sabretmek konusunda bildirilen önemli gerçeklerden biri, sabretmenin insanları karanlıklardan nura çıkaracak yollardan biri olduğudur. Sabır dünyada ve ahirette tüm samimi iman sahiplerini -Allah'ın izniyle- karanlıklardan nura çıkaracaktır. Bu güzelliklerin ve üstünlüklerin bazılarını şöyle sıralamak mümkündür:
Sabretmek, Önemli Detayları Görebilmeyi Sağlar
Sabrın önemli özelliklerinden biri, insanlara ilk anda göremedikleri detayları gösterebilme ve bu yönde akıl yürütebilme fırsatı kazandırmasıdır. Sabırsız insanlar, herşeyin bir an önce halledilmesini hedef edinir ve bunun dışındaki detaylarla pek ilgilenmezler. Dolayısıyla belki de kendileri için son derece önemli olan ayrıntıları kaçırır ve yanlış kararlar alırlar. Yine aynı şekilde karşılarındaki insanların içerisinde bulunduğu durumu da göremez, onların ihtiyaçlarını fark edemez ve bu nedenle de düşüncesiz ve insaniyetsiz tavırlar sergilerler.
Müminler ise sabırlı davranabildikleri için, bir konuyu çözüme ulaştırırken gereksiz bir telaşa kapılmazlar. Şüphesiz bir işin vakit kaybedilmeden ve zamanında yapılması önemlidir. Ancak burada müminlerin sakındıkları, gereksiz bir telaştır. Zira telaş insanın aklını kapatan, doğru düşünebilmesini, incelikleri görebilmesini, isabetli kararlar alabilmesini engelleyen en önemli unsurlardan biridir. Sabırlı insan, telaşlanmadan aklını kullanarak hareket eder. Akılcı hareket ettiği için, olayların belki de kimsenin fark etmediği noktalarını kolaylıkla görür ve bu detaylar doğrultusunda en doğru adımları atar.
İman edenler hayatları boyunca Allah'ın özel olarak yarattığı pek çok olayla denenirler, ancak bu onların zor ve sıkıntılı bir hayat yaşadıkları anlamına gelmez. Aksine dünya hayatında en güzel hayatı yaşayan kişiler müminlerdir. Çünkü Allah onların kalplerine, sabrın ve tevekkülün getirdiği huzur ve güven duygusunu yerleştirmiştir.
Kalben İyilik Yapabilmeyi Sağlar
Sabır, insanın, nefsinin pek çok kötü özelliğinin üstesinden gelebilmesini ve böylece güzel davranışlarda bulunabilmesini sağlar. Ancak unutmamak gerekir ki, bu, sadece iman edenlere has bir özelliktir. Allah'tan korkmayan ve gösterdiği ahlakın ahirette karşılık bulacağını unutan kimseler, nefislerinin kötü bir özelliğini yenmek için çaba sarf etmezler. Karşılığında dünyevi bir menfaat sunulmadığı sürece, nefislerinin istediği gibi davranırlar. Örnek olarak eşinin hasta olan annesine bakması gereken bir kişiyi ele alalım. Bu, bir insan için elbette sabırla yerine getirilmesi gereken bir hayırdır. Ancak Kuran'da emredilen sabır anlayışını kavrayamayan bir kişi, buna sadece kısa süre tahammül gösterebilir. Bir süre sonra söylenmeye, ardından da "Bir bakımevine verelim, ben bakamayacağım" demeye başlayabilir. Başka bir örnek olarak, bir insanın eşi kaza geçirip felç olduğu için ciddi bir tedaviye ve bakıma ihtiyaç duyabilir. Böyle bir durumda belki çevreden tepki görmemek için veya başka sebeplerle söz konusu kişi bir süreliğine bu görevi üstlenebilir, ama bu yine sınırlı bir süre için geçerli olur. Bir süre sonra bu kişi de zorluğa, fedakarlık göstermeye sabredemediği için bakıma muhtaç olan eşini rahatlıkla terk edebilir.
Müminler ise Allah'tan içli bir korkuyla korkarlar ve Allah için yaptıkları her tavrın ahirette güzellik ve iyilik olarak karşılarına çıkacağını bilirler. Bu nedenle de iyi davranışlarda bulunma konusunda kararlı bir sabır gösterir ve ciddi bir çaba harcarlar. Bu sayede Allah’ın izniyle nefislerinin tüm kötü yönlerinden arınıp bunları iyiliklere çevirme imkanını elde etmiş olurlar.
İtidalli ve Güvenilir Bir Ahlak Kazandırır
Kuran'da elçilerin gönderildikleri kavimlere şu sözü söyledikleri bildirilmiştir:
"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."(Şuara Suresi, 143)
Elçilerin kendilerini öncelikli olarak bu özellikleriyle tanıtmaları güvenilir olmanın insanlar için ne kadar önemli bir vasıf olduğunu bilmelerinden kaynaklanmaktadır. Elçilerin bu özelliğini diğer müminlerde de görmek mümkündür. Çünkü Kuran'ın getirdiği üstün ahlak ve sabır anlayışı, müminlere güvenilir olmanın gerektirdiği tüm özellikleri kazandırır. Sabır gösterebilen insanlar önceki sayfalarda da belirtildiği gibi, aynı zamanda akıllı, doğru sözlü, dürüst, adil, itidalli, kinden, öfkeden ve yalandan uzak, dengeli bir karakter gösterirler. Ne zaman ne yapacakları, hangi olaylara karşı nasıl tepkiler verecekleri bellidir. İman etmeyen insanlar karşılaştıkları olaylarda hiç beklenmedik, şaşırtıcı, tedirgin edici tepkiler gösterip, umulmadık bir karaktere bürünürlerken, müminler asla böyle bir tavra girmezler. Güvenilirliklerinin bir sebebi de budur.
En önemlisi de, her konuda sabır gösterebildikleri için bu güzel özelliklerini sürdürmede de hayatlarının sonuna kadar kararlı davranırlar. Dünyevi çıkarlar uğruna Allah'ın hoşnut olacağı umulan ahlaktan hiçbir koşulda taviz vermezler. Tüm bu vasıfları hem bir arada hem de süreklilikle yaşamaları, müminleri insanlar arasında en güvenilir kimseler haline getirir.
Refah içerisinde gibi görünen nice insanlar, dünyanın tüm servetini ortaya koysalar da, tüm imkanlarını seferber etseler de Allah'ın sabredenlere verdiği huzur ve güven duygusunu yaşayamazlar. Çünkü Allah yalnızca müminlerin kalplerine bu hisleri verir.
Akıl Kazandırır
İnsanların akılcı davranmalarını engelleyen en önemli sebeplerden biri, sabırsızlıkları neticesinde ortaya çıkan fevri düşünceleri ve tavırlarıdır. Ani bir öfke ya da ani bir hırsa kapılmak, aklı kapatır ve insanı bir anda hiç düşünmeden hareket etmeye itebilir. Aynı şekilde korku, alınganlık, dargınlık gibi tavırlar da, insanın mantıklı ve akılcı düşünmesini engelleyebilir. İşte Kuran ahlakının kazandırdığı sabrı yaşamayan kimseler, hayatlarının büyük bölümünde bu tür duygularına yenik düşer ve akılcılıktan tamamen uzaklaşırlar.
Müminler ise Allah'ın emrine uyarak sabretmeleri sonucunda, akıl gibi çok büyük bir nimete kavuşmuş olurlar. Sabırlı bir insan, bu özelliği sayesinde karşılaştığı olayları ani bir heyecan, korku ya da duygusallık içerisinde değil, sakin ve itidalli bir biçimde değerlendirebilme imkanına sahip olur. Olayları derinlemesine ve çok yönlü düşünerek, her konuda olabilecek en akılcı sonuçlara varıp en faydalı kararları alabilir. Daha da önemlisi mümin, sabrı neticesinde Kuran'ın tüm emirlerini en güzel şekilde uygulayabilir. Sabırlı davrandığı için hayatının her aşamasında, olayları Kuran hükümlerine uygun olarak değerlendirdikten sonra harekete geçme fırsatını yakalar. Kuran ahlakına uyanları Allah doğru yola ve en mükemmel tavırlara, en akılcı düşüncelere yöneltir. Dolayısıyla sabreden bir insan, Kuran hükümlerini en güzel şekilde uygulamakla bir yandan da bu hükümlere uymanın getirdiği üstün aklı kazanmış olur.
"Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz."(Nahl Suresi, 97)
Sabır, insana üstün bir ahlak kazandıran, onu pek çok yönden geliştiren ve kişiye din ahlakını yaşamayan insanlarla kıyaslanmayacak derecede güzel ve huzurlu bir yaşam sunan bir özelliktir. En önemlisi de iman edenler, Allah rızası için gösterdikleri sabrın karşılığını dünya hayatında ve ahirette kat kat artırılmış olarak alırlar.
Müminlerin Kuran’da Bildirilen Sabır Duaları
Sabrın Kuran ahlakını yaşamada ve Allah'ın hükümlerini yerine getirebilmede ne kadar önemli bir yeri olduğunu kavrayan müminler, her konuda olduğu gibi sabır konusunda da Rabbimiz’den yardım dilerler. Sabrın dünya hayatında karşılaşacakları her türlü zorluğu açan, doğruya yönelten ve en önemlisi de insana Allah'ın sevgisini ve cennetini kazandıran bir nimet olduğunu bilirler.
Kuran'da müminlerin, Allah'tan sabır istediklerini bildiren duaları haber verilmiştir. Bu dualarda müminlerin Rabbimiz’den "üzerlerine sabır yağdırmasını" istedikleri bildirilerek, sabrın insanlar için ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu haber verilmiştir:
"Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde Rabbimizin ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür."(Araf Suresi,126)
Kuran'da yer alan müminlerin sabır duaları, aynı zamanda da, bu konuda Allah'tan ne kadar çok yardım dilememiz gerektiğini bize hatırlatan bir uyarıdır. Allah Kuran’da sabreden ve sabır ile O'ndan yardım dileyenlere kesin olarak yardım edeceğini, nimetlerini artıracağını vaat etmiştir. O halde insanın hayatı boyunca karşılaştığı her güçlükte, her zorlukta ve sıkıntıda ihtiyaç duyacağı en önemli özelliklerden biri sabırdır. Bu özellik kazanıldığında, şartlar ne kadar zor olursa olsun, içlerinde yaşadıkları imanın şevki ve Allah'ın rızasını kazanmanın heyecanı ile Allah'ın izniyle mutlaka üstün gelir ve mutlaka başarılı olurlar. Allah sabrın bu sırrını müminlere vermiş ve sabretmelerini, sabır için dua etmelerini ve sabır göstermede yarışmalarını emretmiştir. (Al-i İmran Suresi, 200) Sabredenleri bekleyen güzel karşılık, Kuran’da şöyle müjdelenmiştir:
"İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanırlar."(Furkan Suresi, 75)
"İşte onlar,sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanırlar."(Furkan Suresi, 75)
Her ne şart altında olursa olsun inananların birbirlerine Allah'ın gücünü ve yardımını hatırlatarak, birbirlerini sabırlı olmaya yöneltmeleri, üstün bir ahlakın göstergesidir. Peygamber Efendimiz (sav)’in müminlere sabrı tavsiye ettiği hadis-i şeriflerinden biri şöyledir:
"... Sen, yakini bir imanla, tam bir rıza ile Allah için çalışmaya muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan, hoşuna gitmeyen şeyde sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki nusret sabırla birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamayacaktır."(Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 315) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Saat |
|
|
|
|
|
|
|
Sayın Harun Yahya (Adnan Oktar)'ın Röportajlarını İzlemek İçin Tıklaynız... |
|
|
|
|
|
|
|
Merak Ettiğiniz Konuları Harun Yahya(Adnan Oktar)'nın Sitelerinde Arama Yapmak İçin: |
|
|
|
Bugün 31 ziyaretçi (48 klik) kişi burdaydı! |